top of page

Bağışlama Sözleşmesi Nedir?

Güncelleme tarihi: 20 Oca 2023

Bağışlama Sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 285 ila 298. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. TBK m. 285 uyarınca; “Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlar arası sonuç doğurmak üzere malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir.”


Aynı maddede ahlaki ödevlerin yerine getirilmesinin bağışlama sayılamayacağı hususu da belirtilmiştir.


Kimlerin bağışlama yapabileceği sorusunun yanıtı TBK m. 286 ile verilmiştir. Bu hüküm uyarınca fiil ehliyetine sahip olan herkes kanuni sınırlamalar saklı kalmak üzere bağışlama yapabilecektir. Ancak bağışlamayı izleyen bir yıl içinde başlatılmış bir yargılama sonucunda bağışlayanın, savurganlığı yüzünden kısıtlanmasına karar verilirse, o bağışlama mahkemece iptal edilebilir.


Kanunda bağışlamayı kabul etmek için ise bağışlanan kişinin ayırt etme gücünün bulunmasını yeterli görülmüş ancak bir de sınırlama eklemiştir. Buna göre; bağışlananın yasal temsilcisi bu kişinin bağışlamayı kabulünü yasaklar veya bağışlanan şeyin geri verilmesini emrederse, bağışlama ortadan kalkar.


Bağışlama sözleşmesinin kurulmasına ilişkin hükümler kanunda 288-293. Maddeler arasında düzenlenmiştir. 288. Madde uyarınca bağışlama sözü vermenin geçerliliği, bu sözleşmenin yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı tutulmuştur.


Ancak bağışlama konusunun bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni bir hak olması halinde bu geçerlilik şartı ağırlaştırılmış ve ancak resmî şekilde yapılmış olmasına bağlı tutulmuştur.


Maddenin ikinci fıkrasında; Şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olan bağışlama sözü verme, bağışlayan tarafından yerine getirildiğinde, elden bağışlama hükmündedir. Ancak, geçerliliği resmî şekle bağlanmış olan bağışlamalarda bu hüküm uygulanmaz. denilerek taşınmaz veya taşınmaz üzerindeki ayni hakkın bağışlanmasının resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğu yinelenmiştir.


Elden bağışlama olarak bilinen durum bağışlayanın bir taşınırını bağışlanana teslim etmesiyle ortaya çıkar.


Kanunun 290. Maddesinde bağışlamanın bir koşula bağlanarak yapılabileceği belirtilmiştir. Yine kanunda yerine getirilmesinin bağışlayanın ölümüne bağlı olduğu bağışlamalarda bağışlama sözleşmesi hakkında vasiyete ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

Yüklemeli bağışlama, bağışlayanın bağışlama sözleşmesi ile bir takım yüklemeler koyması durumudur. Bu şekilde yapılan sözleşme gereğince bağışlananın yüklemeleri yerine getirilmesi istenebilir.


Bağışlamaya konulan yüklemenin kamu yararına ilişkin olması halinde ise yüklemenin yerine getirilmesini isteme yetkisi, bağışlayanın ölümünden sonra, ilgili kamu kurumuna geçer.


TBK m. 291’in son fıkrasında yüklemenin yerine getirilmeme haline ilişkin olarak bağışlanana bir imkan sunulmuştur. Buna göre bağışlama konusunun değeri, yüklemenin yerine getirilmesinin masraflarını karşılamaz ve aşan kısım kendisine ödenmezse yüklemenin yerine getirilmesinden kaçınılabilecektir.


Bir diğer husus olarak bağışlayan, bağışlananın kendisinden önce ölmesi durumunda, yaptığı bağışlamanın kendisine dönmesi koşulunu koyabilir. Bağışlama konusunun, taşınmaza veya taşınmaz üzerindeki bir ayni hakka ilişkin olması halinde, bağışlayana dönme koşulu tapu siciline şerh verilebilir.


Bağışlayan kişi, bağışlananın kabulüne kadar bağışlama önerisini geri alabilir.


Bağışlayanın sorumluluğuna ilişkin olarak düzenlenen TBK m. 294’e göre; Bağışlayan, bağışlamadan doğan zarardan bu zarara ağır kusuruyla sebep olmadıkça, bağışlanana karşı sorumlu değildir. Bağışlayan, bağışlanılan şey veya alacak hakkında ayrıca garanti sözü vermişse, bununla sorumlu olur.


Kanunda bağışlamanın ortadan kalkması başlığı altında düzenlenen hükümlere bakılacak olursa, Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir:


1. Bağışlanan, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse.

2. Bağışlanan, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa.

3. Bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse.


Aynı minvalde düzenlenen TBK m. 296’ya göre ise; Bağışlama sözü veren, aşağıdaki durumlarda sözünü geri alabilir ve onu ifadan kaçınabilir:


1. Elden bağışlanılan bir malın geri verilmesini isteyebileceği sebeplerden biri varsa.

2. Mali durumu, sonradan sözün yerine getirilmesini kendisi için olağanüstü ağır kılacak ölçüde değişmişse.

3. Bağışlama sözü verdikten sonra, kendisi için yeni aile yükümlülükleri doğmuş veya bu yükümlülükleri önemli ölçüde ağırlaşmışsa.


Bağışlama sözü verenin borcunu ödeme güçsüzlüğü belirlenir veya iflasına karar verilirse, ifa yükümlülüğü ortadan kalkar.


Bu maddede özellikle bağışlayan kimsenin mali durumuna etki edecek hususlardan bahsederek bu hususların bağışlayana bağışlama sözünü geri alabilme hakkı verdiği belirtilmiştir.


Bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alabilir. Bağışlayan bir yıllık süre dolmadan ölürse, geri alma hakkı mirasçılarına geçer ve mirasçıları bu sürenin sona ermesine kadar bu hakkı kullanabilirler. Ancak sebebin bağışlayanın ölümünden sonra öğrenilmesi halinde mirasçılar için süre bağışlayanın ölümünden başlayarak bir yıl olarak kabul edilecektir.


Yine aynı şekilde bağışlanan, bağışlayanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldürür veya onun geri alma hakkını kullanmasını engellerse, mirasçıları bağışlamayı geri alabilirler.


Dönemsel edimleri içeren bağışlama, bağışlayanın ölümü ile kendiliğinden sona erecektir. Bu konuda taraflarca aksi kararlaştırılabilir.


Konuya ilişkin soru ve sorunlarınızla ilgili olarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Yorumlar


© 2021 - Bu site Köker & Eryılmaz Hukuk ve Danışmanlık Ofisi tarafından oluşturulmuş olup tüm hakları saklıdır.

  • Twitter
  • Instagram
  • LinkedIn
bottom of page