KÖTÜ NİYETLE TEMYİZ NEDİR?
- Mehmet Berke Eryılmaz
- 2 Oca 2020
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 23 Oca 2023
Bilindiği üzere 610 sayılı HMK’nın 368. Maddesinde “kötüniyetle temyiz” başlıklı bir düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenleme oldukça yalın ve kısadır.
“Madde 368- Temyiz talebinin kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa Yargıtayca 329 uncu madde hükümleri uygulanır.”
Atıf yapılan kanun hükmü “Kötüniyetle veya haksız dava açılmasının sonuçları” başlıklı hükümdür. Bu hükme göre;
“Madde 329- (1) Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Vekâlet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktar doğrudan mahkemece takdir olunur.
(2) Kötüniyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, bundan başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm edilebilir. Bu hâllere vekil sebebiyet vermiş ise disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır.”
Söz konusu hükümler ışığında, Kanunkoyucu bir kimsenin kötüniyetle bir dava açmasını veya açtığı davayı kanun yoluna götürmesini yasaklamış durumdadır. Şüphesiz ki bu hükümler HMK’nın 29. Maddesine paralel olarak düzenlenmiştir. Zira bu hükümde yargılamada tarafların dürüstlük kuralına uygun davranmaları gerektiği açıkça belirtilmiştir. Yine TMK’nın 2. Maddesinde de bu husus belirtilmiş vaziyettedir.
HMK Madde 29- (1) Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar.
(2) Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.
TMK Madde 2- (1) Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
(2) Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
Belirtilen hükümlerden de anlaşılabileceği üzere iyiniyeti / dürüstlük kuralını Kanun birçok hükümde zikrederek önem atfettiği gibi iyiniyetin olmadığı ve kötüniyetin olduğu durumda da bir yaptırım öngörmüş durumdadır. Nitekim HMK 368’den atıfla HMK 329 uyarınca; temyiz talebinde kötüniyetli olan taraf Yargıtay tarafından 500 Türk lirasından 5000 Türk lirasına kadar disiplin para cezası ile cezalandırılabilir. Hatta ve hatta bu duruma eğer ki vekil sebebiyet vermiş ise söz konusu disiplin para cezası vekil aleyhine de uygulanabilir.
Konuya dair Yargıtay’ın güncel kararlarına göz atılacak olunursa;
• “…Somut olayda davacıların icra mahkemesine başvurduğu, … davanın reddine karar verildiği, … istinaf kanun yoluna başvurulduğu, İstanbul BAM 21. H.D. tarafından istinaf başvurusunun İİK’nın 365/3. Maddesi gereği reddedildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye mahkemesinde temyiz talebinin de reddine karar verildiği, bu kez son kararın temyiz konusu yapıldığı anlaşılmaktadır. … Borçluların icra mahkemesine başvurması, İİK’nun 106-110 maddeleri gereğince süresinde satış istenmemesi nedeni ile haczin kaldırılmasına ve satış kararının iptaline ilişkin olup borçlunun şikayeti hakkında ilk derece mahkemesince verilen karar konu itibariyle kesin nitelikte olduğundan, İİK’nun 365/3 maddesi gereğince istinaf isteminin reddi kararı doğru olup anılan Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz talebinin reddine ilişkin son kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ:
1- … Bölge Adliye Mahkemesi’nin temyiz talebinin reddine dair son kararının… ONANMASINA,
2- BAM kararının temyiz kabiliyetinin bulunmadığı ve temyiz talebinin kötüniyetle yapıldığı anlaşıldığından HMK’nın 368. Maddesi yollamasıyla aynı kanunun 329. Maddesi uyarınca temyiz eden davacılar vekilinin takdiren 3.000,00-TL disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA … karar verilmiştir.”
(Yargıtay 12. H.D. 2018/16021 E. – 2018/14096 K. – 24.12.2018)
• “HMK'nın 368. maddesi gereğince temyiz talebinin kötü niyetle yapıldığı anlaşılırsa, Yargıtayca 329. madde hükümleri uygulanır. Şikayetçi tarafından ihalenin feshi talep edilmiş mahkemece ihalenin feshine karar verilmiştir. Şikayetçi, alacaklı aleyhine %10 para cezasına hükmedilmesi gerektiği ve yargılama giderinin takdir edilenden fazla olduğu gerekçesi ile temyiz talebinde bulunmuş olup ihalenin feshi talebinin reddi halinde para cezasına hükmedildiği borçlunun ihalenin feshi talebinin mahkemesince kabul edildiği, temyiz talebinin kötüniyetle yapıldığı anlaşıldığından HMK.nun 368. maddesi yollamasıyla aynı yasanın 329. maddesi uyarınca kararı temyiz eden şikayetçi vekilinin takdiren 2.500.- TL disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA karar vermek gerekmiştir.”
(Yarg. 12. H.D. 2015/24955 E. – 2015/26834 K. – 05.11.2015)
• “…Mahkemece, bononun protokolle teminat olarak davacılara verildiği, taraflar arasındaki protokolün düzenlenme sebebi olan davanın davacı aleyhine red ile sonuçlanması nedeniyle bononun bedelsiz kaldığı, davacının dava açmakta kötüniyetli olduğu, gerekçesiyle davanın reddine, davacının HMK 329/1 maddesi gereğince davalı tarafın vekalet ücreti ile HMK'nın 329/2 maddesi gereğince disiplin para cezasına mahkum edilmesine dair verilen karar usul ve yasaya uygundur.”
(Yarg. 19. H.D. 2014/6570 E. – 2014/10452 K. – 03.06.2014)
Örnek Yüksek Mahkeme kararlarından da anlaşılabileceği üzere kötü niyetli temyiz ve kötü niyetli dava açma konularında, çok sık olmasa da, örnek ve emsal nitelikteki kararlar bulunmaktadır.
Bilindiği üzere Avukatlık Kanunu uyarınca avukatlık mesleği de bir kamu hizmetidir ve bu kanunda avukata hem müvekkiline karşı hem de kamu hizmetinden kaynaklanan
kamuya karşı yüklenen bir sorumluluk vardır. Dolayısıyla bir avukat müvekkilinden aldığı işi, işin niteliklerine göre takip etmek ve gereğini yapmak noktasında sorumludur. Tüm bu işleri yaparken de kamuya karşı sorumluluğu da gözetilerek dürüstlük kuralından hiçbir zaman ayrılmaması gerekmektedir. Bu durum bir yasa gereği olduğu gibi aynı zamanda meslek etiğinden de çıkarılabilecektir.
Her ne kadar günümüz toplumunda hukuki iş ve işlerde dürüstlük kuralı kavramı çok yüzeysel olarak görülse de kanaatimce bu kavram hukukumuzun ve günlük yaşantımızın en temelinde yer alan kavramlardan bir tanesidir. Dolayısıyla bu kavramında gerekliliklerini yerine getirmek, yasalarımızın bu kavrama ilişkin hükümlerini gereği gibi uygulamak da yine oldukça önem arz etmektedir.
Av. Mehmet Berke ERYILMAZ
Yorumlar