İşçinin Maaşının Ödenmesinde Yaşanan Gecikme ve Mücbir Sebep Kavramı
- Mehmet Berke Eryılmaz
- 23 Kas 2021
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 Oca 2023
Yaşamakta olduğumuz olağanüstü günlerin de etkisiyle piyasadaki istihdam oranı günden güne düşmekte, işverenler işçilerinin ücret ödemelerini yapmakta güçlük çekmekteler. Peki, işçinin ücretinin ödenmesinde yaşanılan gecikmenin ne gibi sonuçları bulunmaktadır?
4857 sayılı İş Kanunu’nun “Ücret” başlıklı Üçüncü Bölümünde bu hususlara ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Ücretle ilgili temel düzenlemeleri içeren 32. Maddeye bakılacak olursa;
“Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. … Ücret en geç ayda bir ödenir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir. İş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur. … Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır.”
İşverenin ödeme aczine düşmesi başlıklı 33. Madde mülga olmuş olup incelenecek esas düzenleme “Ücretin gününde ödenmemesi” başlıklı 34. Maddedir. Bu maddeye göre;
“Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır. Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz.”
Madde hükmünde işçilerin ücret ödemelerinin ödeme gününden en geç 20 gün içerisinde ödenmesi gerektiği aksi takdirde işçinin de iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabileceği belirtilmektedir. Bu hükümle beraber aynı kanunun 24. Maddesi de incelenmelidir.
İş Kanunu’nun 24. Maddesi işçinin haklı nedenle fesih hakkını düzenlemekte olup II. bendinin e fıkrasında işveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse işçinin bildirim süresini beklemeksizin derhal fesih hakkı bulunduğunu belirtmiştir.
Yine 24. Maddenin son kısmında ise işçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa işçinin iş akdini derhal fesih hakkının bulunduğu düzenlenmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler ışığında konuya bakılacak olursa ödemede 20 günü aşan bir gecikmenin olması durumunda işçi, İş Kanunu m. 24/II-e fıkrası gereğince cüretinin kanun hükümlerine uygun şekilde ödenmediğini ileri sürerek iş akdini derhal ve haklı sebeple feshedebilecektir.
Yine pandemi dönemi nedeniyle işyerinde faaliyetlerin bir haftadan uzun süre için durması da işçinin haklı fesih hakkını doğuracaktır.
İş Kanunu’nun 34. Maddesinde yer alan “…ödeme gününden itibaren yirmi gün içindemücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir.” hükmüne ilişkin ise içinde bulunduğumuz pandeminin bir mücbir neden teşkil edip etmeyeceği tartışılabilecektir.
Belirtmek gerekir ki her ne kadar içinde bulunduğumuz salgın hastalık, pandemi dönemi bir mücbir sebep oluşturabilecek olsa da işçinin iş akdini ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle (m. 24/II-e) feshedebileceği kabul edilmelidir.
Zira İş Kanunu’nun 34. Maddesinde yer alan “mücbir neden dışında” kavramı bu madde hükmünde yer alan işçinin iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilmesine ilişkindir. Oysaki madde 24/II-e’de yer alan işçinin derhal fesih hakkı herhangi bir şekilde “mücbir neden” şartına bağlanmış değildir.
Konuyla ilgili örnek Yüksek Mahkeme içtihatlarında;
"Ücret kural olarak dönemsel (periyodik bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir." (9.HD. 2015/8596 E. 2018/1444 K.)
"İşçinin en önemli hakkı olan ücret hakkının belirsiz ve farklı günlerde düzensiz ödenmesi durumunun haklı fesih sebebi kabul edilerek davacının kıdem tazminatı isteğinin kabul edilmesi…" (22.HD. 2014/4776 E. 2014/4844 K.) denilmektedir.
Bu konudaki çoğu kararında ilgili kanun maddelerini tekrarlayan Yüksek Mahkemenin aşağıda yer alan içtihadında ise ücret ödemelerinin düzensiz olduğunun ispat edilememiş olması nedeniyle işçi yönünden haklı fesih koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir.
“… Yapılan yargılama sonunda Nisan ayı ücretinin imzalı bordro ile davacıya ödendiği ancak Mayıs ayı ücretinin ödenmediği anlaşılmış ise de TİS 36. Madde hükmüne göre henüz ödeme günü gelmeden davacı tarafından fesih hakkı kullanıldığından ve ücret ödemelerinin düzensiz olduğu da ispat edilememiş olmakla işçi yönünden haklı fesih koşulları oluşmadığından kıdem tazminatı isteminin reddi gerekirken…” (9. H.D. 07.10.2008, 2007/27649 E. – 2008/25967 K.)
Bu içtihadın bir emsal teşkil ettiğini ve uygulamada paralellik sağladığını söyleyemeyiz. Ancak yine de işveren tarafı açısından önemli bir karar olduğu aşikardır.
Konuyla ilgili çoğu Yüksek Mahkeme kararında ücret ödemelerinin gecikmesinin haklı neden teşkil etmesi için süreklilik unsuru aranmamakta, madde hükmü nedeniyle zamanında ödenmeyen ücretin işçiye m. 24/II-e uyarınca derhal fesih hakkı verdiği kabul edilmektedir.
İş hukukuna ilişkin her türlü soru ve sorunlarınız için Eryılmaz & Eryılmaz Hukuk ve Danışmanlık Ofisi'ne ulaşabilirsiniz.

Comments